23.11.2011 - Dolapdere
Türkiye’nin önde gelen matematikçilerinden “Ali Nesin” ile Bilgi Üniversitesi Dolapdere kampusündeki odasında görüştük. Kendisi bize matematik ve hayatımızdaki yeri noktasında ufuk açıcı bilgiler verdi. Ayrıca “Nesin Matematik Köyü” hakkında merakımızı giderdi.
Öncelikle zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Sizin unvanınızın geçtiği her yerde eminim insanların çoğu öncelikle neden Matematikçi olduğunuzu merak ederler, bu nedenle isterseniz söyleşimize çoğu insanın uzak durduğu Matematik eğitimine sizi iten etmenlerin neler olduğundan bahsederek başlayalım?
Bunu anlamak için çocukluğuma dönüp kendi kendimin analizini yapmalıyım ama bunun ne kadar doğru sonuç vereceğinden kuşkuluyum. İçine kapanık bir çocuk olduğum söylenemez ama resim yapmayı, kitap okumayı, bir problem üzerine saatlerce düşünmeyi, yani yalnız kalmayı başkalarıyla birlikte olmaktan çok daha fazla severdim. İnsanın kendi zihniyle yetinebilmesi, kendi kendine eğlenebilmesi güzel bir şey. Matematik de bana bunu sağladı sanırım. Tek başına ve araç gereçsiz yapılması cazip geldi.
Matematik hayatın neresindedir, en basit olarak Matematiği nasıl tanımlarsınız?
Bırakın matematiği herhangi bir şeyi tanımlamak başlı başına bir problemdir. Matematiği, bugüne kadar matematik alanında yapılanlar olarak tanımlamak mümkün ama bu da geleceğin matematiğinin ne olduğu hakkında bir fikir vermez. En genel hatlarıyla tanımlayacak olursak, matematiğin, sezgiyle ve duyularımızla algıladığımız doğruyu biçimsel olarak tanımlayan ve biçimsel yöntemlerle doğruları bulan saf zihinsel bir uğraştır diyebiliriz.
Bildiğimiz kadarıyla eğitiminizi yurtdışında yaptınız, Türkiye’de matematik eğitimi yapamaz mıydınız?
Yapardım ama eğitimim bu kadar iyi olmazdı.
Buradan hareketle ülkemizde ki eğitim sistemini daha spesifik olarak da matematik eğitimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok zayıf. Her şeyden önce ilk ve ortaöğretimde eğitimin merkezî olması, her şeye Ankara’dan karar verilmesi eğitim açısından bir felakettir. Merkezi eğitim ancak ülkenin ortalamasına seslenebilir. Doğal olarak, başka türlü olamaz. Ülkenin ortalamasına seslenen bir eğitim sistemi de en iyilerin önünü açmaz, en iyileri zorlamaz ve böylece en iyilerin körelmesine neden olur. Nitekim en iyi öğrencilerimiz mühendis olurlar ama mühendislik açısından ülkemizin hali içler acısıdır.
Dünya çapında, tarihte ve günümüzde sizi en çok etkileyen matematikçiler kimlerdir, teoremleriyle literatürde yer eden matematikçilerimiz var mı?
Matematiksel olarak etkilenmediğim matematikçi yok gibidir. Ama bu her matematikçi için böyledir. Matematikte, sanat ya da felsefede olduğu gibi ekoller yoktur. Her matematikçi herkesten etkilenir. Ama tavır olarak etkilendiğim matematikçiler var. Bunlar benim hocam olmuş, geçmişte birlikte çalıştığım, nasıl düşündüklerine şahit olduğum matematikçilerdir.
Hindistan’dan çok ünlü matematikçilerin çıktığını duymuştuk, bu doğru bir bilgi mi. Eğer doğruysa bunun sebebi nedir acaba?
Doğru. En ünlüleri Ramanujan’dır. Nedenini bilmiyorum.
Diğer taraftan, ünlü matematikçilerin neredeyse tamamına yakını teoremlerini daha henüz gençlik devresinde denilebilecek yaşlarında, otuzlarına gelmeden ortaya atmışlardır denir. Buna katılıyor musunuz?
Eskiden öyleydi ve hâlâ da biraz öyle. Ne de olsa gençler bilinmeyen yollarda yürümek konusunda daha cesur ve enerjik oluyorlar. Ama sanırım yavaş yavaş bu kural bozulmaya başlıyor. Matematikte devrim niteliğinde buluş yapmak giderek zorlaşıyor ve daha fazla bilgi ve olgunluk, dolayısıyla yaş gerektiriyor.
“Tabiat matematik dilinde yazılmıştır” diyor Galileo, bu sözü nasıl yorumlamalıyız?
Doğru tabii. Doğru ama şaşırtıcı değil, çünkü matematik doğanın dilini ve mantığını anlamak için yaratılmıştır. Dolayısıyla Galile’nin söylediği bir totoloji, yani hiçbir zaman yanlış olamayacak bir ifade.
Sizin en sevdiğiniz matematik teoremi hangisidir?
Kanıtı şık olan teoremler sevilir genellikle. Yani aslında teoremden çok teoremin kanıtı sevilir. Ve şık, kısa, şaşırtıcı, zekâ belirtisi olan kanıtlar sevilir. Bazı teoremler de derindir. Onlara karşı sevgiden çok hayranlık beslenir. Bu teoremleri burada söyleyemem, kimse neden sözettiğimi anlamaz çünkü.
Diğer bilimlerle ilişkisini göz önüne aldığınızda matematik bilimi günümüzde ağırlıkla hangi yöne doğru evriliyor?
Bunu değerlendirmem güç ama Ar-Ge doğal olarak matematiği yönlendiriyor. Akışkanlar mekaniğinden bilgisayarlara uygulamaya yönelik matematiğe kadar birçok alanda kaydadeğer gelişmeler oluyor. Her alanda olduğu gibi matematik de piyasaya uyumlu bir biçimde gelişiyor. Ama tabii hâlâ daha uygulamadan bağımsız yürüyen çok değerli teorik araştırmalar var.
“Matematik ve Korku” isimli kitabınızda yanılmıyorsam eğlenmek için illaki kahkahaya gerek yok, matematik gibi ciddi bir iş yaparak da eğlenilebileceğini belirtiyorsunuz, bu yargınızı biraz açabilir misiniz?
Poker oyuncusunu suratı asıktır. Poker oyuncusunun sadece yüzünü görseniz, oyun oynadığını bilmeseniz, bu adamın büyük bir derdi var dersiniz. Ama adam aslında eğleniyordur. Maraton koşucusu ise resmen acı çekiyordur. Oysa o da eğleniyor. Ne yazık ki insanların çoğu kahkaha ya da göbek atarak eğlenildiğini sanar.
Yani matematik ile uğraşmak için illaki dahi olmak gerekmiyor. Peki, ünlü bir matematikçi olmak için gerekiyor mu?
Ünlü matematikçi olmak için ya çok değerli teoremler kanıtlamak ya da değerli kitaplar yazmak gerekiyor herhalde.
Uzun yıllar yurtdışında yaşadıktan sonra neden memlekete dönme gereksinimi hissettiniz?
Her şeyden önce Nesin Vakfı vardı babamdan sonra yaşatmam gereken. Zaten babam ölür ölmez de yurda döndüm. Ama ben de dönmek istiyordum. Topluma bir yararım olsun istedim. 23 yıl yurtdışında yaşamıştım. Yeterince öğrenmiştim. Öğrendiklerim başkalarına öğretme yaşım gelmişti. 38 yaşımdaydım döndüğümde.
Döndünüz ama süreç içerisinde yeri geldi askeri isyana teşvikten yargılandınız, yeri geldi kılık kıyafet yasağına tepki gösterdiğiniz için gericilikle yaftalandınız. Kimi zaman keşke dönmeseydim sırt çantam ile dünyayı gezmeye devam etseydim dediğiniz oluyor mu?
Hiç! Döndüğüme hiç pişman değilim. Tam tersine çok mutluyum yurdumda. Mücadele yorucu ama hoşuma gidiyor.
Aziz Nesin’in oğlu olmak nasıl bir duygu, aranızda nasıl bir ilişki vardı, “Nesin” soyadının varsa hayatınıza kattığı artı ve eksi yönlerden bahsedebilir misiniz?
Babamla aramda çok sıcak, çok arkadaşça bir ilişki vardı. İlişkimiz hiçbir zaman sevgiden ve saygıdan yoksun kalmadı. Türkiye’ye her geldiğimde sabahlara kadar rakı sofrasında karşılıklı sohbet ederdik. Genellikle o konuşur, ben dinlerdim. Siyaset, felsefe, sanat, bilim, özel hayatımız, her konuda konuşabilirdik. Bazen hemfikir olmaz, tartışırdık. Tartıştığımızda da o beni dinler, ben onu dinlerdim ve o benim dediklerime, ben onun dediklerine cevap verirdim. Yani bir kördöğüşü değildi bizimkisi. Tartışmanın sonunda ya anlaşırdık ya da ayrılıklarımızın hangi varsayımdan ya da inançtan kaynaklandığını ikimiz de anlardık. Nerdeyse matematiksel bir tartışma olurdu yani. Bazen de, özellikle gecenin ilerleyen saatlerinde kasıklarımız ağrıyıncaya dek gülerdik.
İsterseniz birazda “Nesin Matematik Köyü”nden bahsedelim. Bize matematik köyü’nün kuruluş öyküsünü ve amaçlarını anlatabilir misiniz?
Özellikle gençlerin tatillerini değerlendirmek, onlara gerçek matematiği göstererek okulda gördükleri şeyin aslında matematik olmadığını göstermek. Gençleri sormaya, sorgulamaya, düşünmeye teşvik etmek. Ve en önemlisi onlara hayatta paradan puldan, maldan mülkten bambaşka değerler olduğunu göstermek. Hesaplanamayan, ölçülemeyen, değer biçilemeyen değerler.
Köyde yaşam nasıl, ne tür etkinlikler düzenleniyor?
Köy’de herkes köy yaşamına katkıda bulunur. Yemek, çamaşır, bulaşık, temizlik, inşaat, ağabeylik-ablalık vs. Köy’de okulların tatil dönemlerinde yazokulları yapılır, matematik dersleri verilir. Günde ikişer saatlik en az sekiz ders vardır, dördü liselilere, dördü üniversitelilere. Günde 14 ders olduğu zamanlar da oldu.
Kısa vadede planladığınız projeler var mı?
Köy’e büyük ve muhteşem bir kütüphane yapmak.
Faaliyetlere katılım için gerekli şartlar nelerdir?
Etkinliğin koşullarına uymak. Örnek liseliler için program yapılıyorsa liseli olmak. Başarı şartı aramıyoruz.
Faaliyetlerinin TÜBİTAK tarafından desteklenmemesini nasıl yorumluyorsunuz?
Ağır!
Takip ettiğimiz kadarıyla, Matematik Köyü ile bağlantılı olarak, bugüne kadar imar sorunları, bürokratik engeller, sel felaketi ve maddi kriz gibi çeşitli badireler atlattınız. Bunlardan en çok hangisi sizi üzdü?
Her biri vız geldi tırıs gitti!
Nesin Vakfı, Matematik Dünyası Dergisi, Türk Matematik Derneği, Nesin Matematik Köyü ve Bilgi Üniversitesinde öğretim üyeliği bunların hepsine nasıl vakit ayırabiliyorsunuz, bu enerjiyi nereden buluyorsunuz?
Hepsine vakit ayırabildiğimi kim söyledi? Bir de yazdığım ve yazmak üzere olduğum kitaplar var...
Birazda günümüzden bahsedersek ülkenin en önemli sorunu olarak neyi görüyorsunuz?
Merkeziyetçilik. Bu Kürt sorununu da kapsıyor.
Peki bu soruna yönelik bir çözüm formülü geliştirdiniz mi?
Evet geliştirdim. Devlet kurumunu lağvetmek!
Matematikçi olmasaydınız ne olurdunuz?
Ressam galiba.
Ayrıca resim ile de uğraşıyorsunuz, matematik ve resim temelde birbirlerine ters iki alan olarak algılanır. Siz bu ikisini nasıl bağdaştırıyorsunuz?
Bağdaştırmak zorunda değilim ki.
Son olarak gençlere hayat yolunda tavsiyeleriniz nelerdir?
Çalışmalarını tavsiye ederim. Mutluluk çalışmaktadır.
Zaman ayırdığınız için teşekkür eder çalışmalarınızda başarılar dileriz.
Commentaires